Zaten on dakikada bir yeni bir intihar yöntemi düşünüyorum, bir de şoför
aynadan yüzüme sinirli sinirli bakıp arkalara doğru ilerleyelim diye
bağırıyor. Arkalara doğru ilerlemediğim için hiç sevmiyor beni. O anda arkalara
doğru ilerlemediğim için bana o kadar kızgın ki, arkalara doğru bir ilerlesem
otobüsteki herkes sonsuz bir huzura erecek, o otobüsün içindekiler olarak
sonsuza dek refah içinde yaşayacağız. Bir daha dert yüzü görmeyeceğiz. Sadece
mutluluktan akacak gözyaşlarımız. Elinde taşıdığı sazıyla, bindiğinden beri
“ben birazdan ineceğim” diye bağıran yaşlı teyze bir anda gençleşecek. Girdiği
her ortamda dikkatleri üzerine çeken, delirtici ve diri yıllarına geri dönecek.
Yaşlı ve saz taşıyan bir kadın olarak bindiği otobüsten 26 yaşında bir arzu
nesnesi olarak inip; siyah file çoraplarıyla Kadıköy’de tekila shotlar atacak.
Bindiği andan ineceği ana kadar “ben birazdan ineceğim” diye bağıran yaşlı
teyze olmaktan sonsuza kadar kurtulacak ve bir daha hiç yaşlanmayacak.
Gerçekten de dediğini yapıp birazdan indi. Ben arkalara doğru ilerlemediğim
için hala sazlı ve yaşlıydı. Hepimiz birazdan inecektik o otobüsten ama sadece
o bağırmayı tercih etmişti. Bu yaptığı tamamen yaşlı bencilliğiydi. İnmeyi
planladığı durakta otobüsten inememekten ölesiye korkuyordu ve bu korkuya
hepimizin tanık olmasını istiyordu. Aslında herkesin ve bizim de bildiğimiz
şeyleri sesli bir şekilde söylememize gerek yoktur. Durakta otobüs beklerken
etrafımızdaki tanımadığımız insanlara, “ben birazdan otobüse bineceğim”
şeklinde bir bilgilendirme yapmamız yersizdir mesela.
Ne diyordum, hayatımızın geri kalanını huzur içinde yaşamamızın önündeki
tek engel benim arkalara doğru ilerlemememdi o esnada. Otobüsün sürücüsü benim
mevcut konumumdan son derece rahatsızdı ve bunu ayna aracılığıyla her fırsatta
dile getirmeye devam ediyordu. Bir de bunu, son derece agresif bir alt metin
barındıran ama kimsenin o agresif alt metni ispat edemeyeceği “ilerleyelim”
kalıbını kullanarak yapıyordu. Bilen bilir, reklamcılar kesin bilir, bu pasif
agresiflerin “biz” kalıbıdır. Çok kızgın ve kavga etmeye son derece yakın bir
ruh halinin habercisidir ama sorarlarsa “ben düzgünce uyardım” diyebilir. Bu
kalıp ile kurulan cümlenin yöneltildiği kişi tehdit edildiğini anlar ama hiçbir
şey yapamaz, ispat edemez çünkü. Kibarca söylüyorum ama saçını başını
skmeme 40 saniye kaldı anlamına gelen “yapalım, edelim” kullanımındaki tehdit
unsurunu anlayabilecek süredir reklam sektöründeyiz biz şoför efendi. Senin
canın pasif agresyonla elde edilmiş minik zaferler okşamak istiyor diye ben
arkalara doğru ilerlemeyeceğim. Çünkü arkalara doğru ilerlemesem de olur
aslında. Otobüs pek kalabalık sayılmazdı. Hatta boş koltuklar bile vardı. Ben
arkalara doğru ilerlemesem kimse mağdur olmazdı ben arkalara doğru
ilerlemediğim için. Zaten neden herkesin içinde ağzından tükürük kaçmaları
yaşayacak derecede seslenecek kadar istiyordu arkalara doğru ilerlememi,
bilmiyorum. Belki de bu konuya takıntılıydı, otobüsün içinde hepimizin belli
bir düzende durmamızı istiyordu. Belki de isteğini dinleyip en arkaya doğru
yürüsem, çok gittin biraz da ortalara gel diye bağıracaktı. Onun oyuncağı
olmamaya kararlıydım. Aynadaki sinirli bakışlarına mimiksiz bir karşı bakış
atarak yanıt verdim, hemen akabinde de kitabımı okumaya devam ettim.
Şimdi, ben yerimden hiç kıpırdamayacağım ve sen beni Etiler’e bırakacaksın.